"ÇOK YENİ BİR OLAY DEĞİL AMA BU KADAR DRAMATİK DEĞİLDİ PROBLEM"
Programa bağlanan Prof. Dr. Bozkurt'a, Kenan Taş, "Nedir Kızılay'ın kan stoğu meselesi?" sorusunu yöneltti. Bozkurt, "Olay çok yeni değil, olay aslında Covid döneminde başladı. Covid döneminde insanların eve çok fazla kapanması, hastanelere, sağlık merkezlerine gitmek konusundaki çekingenlikleri nedeniyle aslında biz 3-4 yıldır bu sorunla karşı karşıyayız. Çok yeni bir olay değil. Fakat bu kadar dramatik değildi problem. Derken... Zaten sıkıntı içindeydik, zaten kan akışında bir azalma vardı, yani kan temininde bir azalma vardı. Rakam söylemek gerekirse, ortalama 10 bin civarında bir günde Kızılay'ın kan alması gerekiyor ve bunu ihtiyacı olan ünitelere, hastanelere dağıtması gerekiyor, bu rakam son zamanlarda 2 binlere kadar düştü." dedi.
PROGRAMA BAĞLANMADAN HEMEN ÖNCE HASTASIYLA DİYALOĞUNU ANLATTI
Bozkurt devamında, "Buradaki problem deprem döneminde hızlandı. Deprem döneminde bir ortalık karıştı, kurumlar önceliğini başka yerlere aktardı ve deprem döneminde iyice bu sorun arttı. Biz dernek olarak çok fazla olayın politik yönüne girmek istemiyoruz ama bir şekilde Kızılay'la ilgili olarak ortalıkta dolaşan konuşmalar olayı çok hızlandırdı. Şöyle ki ben az önce sizin programınıza bağlanmadan önce bir hastayı içeride muayene ediyordum. 'İzin isteyeceğim sizden bir programa bağlanacağım' dedim, 'ne programı' dedi, bunu anlattım, 'aa ben her sene 2 defa kan vermeye giderdim, artık gitmiyorum' dedi. 'Neden gitmiyorsunuz?' dedim. Kültürlü, hanımefendi bir bayan hasta. 'Benim Kızılay'a güvenim kalmadı, parayla satıyorlarmış kanı, ben niye benim kanımın parayla satılmasına izin vereyim' dedi. Bu yanlış bir algı. Ama ne yazık ki böyle bir psikoloji oluştu toplumda ve insanlar Kızılay'a kan vermek konusunda çok büyük çekince içindeler şimdi" ifadelerini kullandı.
"GÜNÜN SONUNDA BİZE GELEN KAN YOK VE BİZ AMELİYAT YAPAMIYORUZ"
Ardından Bozkurt, "Son olarak Ramazan dönemi devreye girdi. Ramazan döneminde işte gidip kan vermenin orucu bozacağı ile ilgili inançlar... Artı zaten halsiz, zaten yorgun insanlar. Uzun bir oruç dönemi var şu anda. Kan akış oranını önemli ölçüde azalttı. Az önce sizin anketinizi dinledim. Yüzde 89 Kızılay'a güvensizlik, yüzde 6 Ramazan, yüzde 5 duyarsızlık gibi bir rakam çıktı ortaya. Ama günün sonunda bize gelen kan yok ve biz ameliyat yapamıyoruz işin son noktası bu." şeklinde konuştu.
"KIZILAY KAN SATIYOR" TARTIŞMALARINA YANIT: ÇOK YANLIŞ BİR YAKLAŞIM
Kenan Taş'ın 'kan satma' konusuyla ilgili sorusuna ise Bozkurt, "Kızılay kandan para alıyor ama neden alıyor bunu açıklayalım. Bir kan hastaya direkt verilemiyor. Ben sizden kanı aldım, bir hastaya vereceğim bu kanı... Böyle olmuyor. Öncelikle o kanda bazı incelemeler yapılıyor. Örneğin sarılık hastalığı, AIDS, başka hastalıklar bakılıyor. O kan hazırlanıp bir başka kişiye verilmeden önce mutlaka incelemeler gerekiyor ve bunlar ucuz işlemler değil. Kızılay bu kanı hazırlamak için bir para harcıyor. Bitmedi... Biz kanı artık çoğu zaman artık saf kan olarak kullanmıyoruz. Hastanın ihtiyacına göre o kanı değişik parçalara ayırıyoruz.
"KIZILAY KANI İŞLİYOR, HAZIRLIYOR VE BUNA DA PARA HARCIYOR"
Örneğin bu grubu hazırlıyoruz kırmızı hücrelerden daha zengin hale getiriyoruz, bir kısmı hazırlanıyor beyaz hücreleri daha fazla oluyor. Yani kan böyle tek başına oradan alınıp oraya verilen bir şey değil. Kanın işlenmesi gerekiyor, Kızılay bunu işliyor, hazırlıyor ve buna da para harcıyor. Ben şuna karşıyım... Kızılay evet, bizim hastanelere verdiği kandan da para alıyor bu kesin ama Kızılay bunu bedavaya yapamaz, mutlaka belli bir ücretlendirmesi olması lazım. Bu ücretlendirme 'kan satıyor' anlamında kullanılmamalı, bu yanlış. Daha ucuz yapabilir, bunu bilemeyiz. Ama Kızılay harcamalar karşılığında bir miktar para alıyor. Bu eşittir 'kan satma' değil, bu çok yanlış bir yaklaşım. İşte bu yanlış yaklaşım nedeniyle biz bu noktalara geldik, kalp ameliyatlarını artık yapamaz hale geldik, bunun kırılması gerekiyor." dedi.
Bozkurt son olarak "O yüzden bunları unutalım ve lütfen kan verelim." ifadelerini kullandı.