Gençleri Allah için sevdiklerini, gençlere güvendiklerini, gençlerin ışıldayan gözlerinde Türkiye'nin aydınlık yarınlarını gördüklerini ifade eden Erdoğan, "Bizim size verdiğimiz ad ne 'Z' ne 'Y'... Teknofest gençliği. Özellikle küresel siyasette sizlerden çok farklı konumlar bekliyoruz. Kendinize inanın, güvenin. Çünkü bu yüzyıl Türkiye'nin yüzyılı olacak." diye konuştu.
'HEDEFİMİZ BUĞDAYI UNA ÇEVİRİP FAKİR AFRİKA ÜLKELERİNE GÖNDERMEK'
Erdoğan, küresel siyasette Türkiye'nin yeri ve konumunun çok farklı olduğunu dile getirdi.
Rusya-Ukrayna olayında Türkiye'nin konumunun görüldüğünü, Karadeniz tahıl koridorunda sorunu çözen ülkenin Türkiye olduğunu anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama işimiz bitmedi. Herkes Rusya'ya saldırırken biz Rusya'ya saldırmadık. Tam aksine Sayın Putin'le olan ilişkilerimizi daha önce nasılsa yine aynı şekilde koruduk. Hatta, şöyle de güzel bir teklif yaptı, 'Tahılı ücretsiz göndereyim' dedi. Biz de 'Senin ücretsiz göndereceğin tahılı biz de fabrikalarımızda una çevirir, senin de arzu ettiğin gibi fakir Afrika ülkelerine göndeririz' dedik. Şimdi hedefimiz buğdayı una çevirip fakir Afrika ülkelerine göndermek. Çünkü yüzde 44 Avrupa'ya gitmiş bugüne kadar. Afrika'ya yüzde 14 gibi bir oranda gönderilmiş. Şimdi biz bunu dengeleyip o fakir fukara, garip gureba Afrika ülkelerine göndererek onların beklentilerine en güzel cevabı vermiş olacağız. Bütün bunlar bir taraftan yürürken diğer taraftan da Türkiye'de biz yatırımlarımızı aynı şekilde devam ettiriyoruz. Durmak yok, yola devam."
RAMİ KÜTÜPHANESİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, cuma günü tarihi bir adım attıklarını, Kültür ve Turizm Bakanı riyasetinde 36 bin metrekareyi geçen kullanım alanı, 51 bin metrekareyi bulan peyzaj alanıyla toplam 110 bin metrekareye ulaşan Rami Kışlası'nı İstanbul'un bir numaralı kütüphanesi haline getirerek açılış gururunu yaşadıklarını anlattı.
Burada öğrencilerin çorbasını, çayını, kahvesini içeceğini, kekini yiyeceğini ifade eden Erdoğan, ücretsiz, 24 saat hizmet verecek kütüphanede gençlerin derslerini çalışacaklarını aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Oralar mezbelelikti, rezaletti. Çünkü orada ben çalıştım. Gıda toptancıları sitesiydi. Aynı zamanda top sahası vardı. Orada futbol da oynadım. Bütün bunlarla beraber orayı çok iyi biliriz. Geçmişteki bütün o video kayıtlarını filan görmek, göstermek suretiyle nereden nereye. Mesele bu. Eğer ülkemizi ayağa kaldıracaksak, ülkemize güzellikler kazandıracaksak ne yaptın, bunu ortaya ispatlaman lazım. İşte biz bunu ispatlayarak geleceğe yürüyoruz. Lafla bu işler olmuyor. Onun için Rami Kışlası, o bölgede yaşayanların ki Süleyman kardeşim de o bölgede yaşamış bir insan olarak oradaki okullarda okumuş bir insan olarak...
Orada, Anadolu lisesinden 40-50 genç yanımıza geldiler. Onlarla biraz hasbihal ettik. 'Başkanım 5 dakikada biz okulumuzdan buraya geliyoruz' diyorlar. Böyle bir çekim alanının oluşmuş olması, Rami Kışlası'nın böyle bir duruma gelmiş olması bir İstanbullu olarak, doğup, büyüdüğüm o bölgede böyle bir kütüphaneye kavuşmuş olmak bizim için bir iftihar vesilesi."
Erdoğan, Ankara'daki Millet Kütüphanesi'nin ayrı, İstanbul'daki Rami Kütüphanesi'nin de ayrı bir iftihar vesilesi olduğunu belirtti.
Rami Kütüphanesi'nde ilk etapta 200 bin civarında kitapla başlayacaklarını, Kültür ve Turizm Bakanlığına ek bütçe ilave etmek suretiyle dünyanın değişik yerlerinden kitaplar getireceklerini anlatan Erdoğan, Türkçe yayınların yanı sıra uluslararası yayınlarını da kazandırarak kütüphaneyi gerek ülkeden gerek yurt dışından akademisyen ve öğrencilerin ilgi duyacağı bir merkez haline getireceklerini vurguladı.
'TERÖR ÖRGÜTLERİNİN BAŞLARINI EZDİK'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sadece kültür alanında değil, burslardan kredi ve yurtlara, hibe programlarından sportif faaliyetlere kadar her alanda gençlerin yanında olduklarını aktardı.
Göz aydınlıkları olan gençlerin hayallerini gerçeğe dönüştürmek için çalışmaya devam edeceklerini belirten Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu yıl Cumhuriyetimizin 100. yılı. Dolayısıyla bu 100. yaşını da farklı bir şekilde kutlamak üzere adımlarımızı atıyoruz. İşte bu eserler, 100. yılımızı kutlamanın birer adıdır, markadır. Bir takvim değişikliğinin ötesinde anlamlara sahip 2023'ü, her bakımdan en iyi şekilde değerlendirmenin gayreti içindeyiz. Türkiye Yüzyılı vizyonumuz, işte bu irade ve gayretin vücut bulmuş halini temsil ediyor. Son 20 yılda hayata geçirdiğimiz demokrasi ve kalkınma atılımlarıyla adeta ilmek ilmek dokuyarak, ülkemizi böyle bir dönüm noktasının eşiğine getirdik. Altyapı eksiklerimiz vardı, büyük oranda bunları giderdik. Türkiye artık o geçmişteki altyapı sıkıntılarını yaşamıyor. Demokraside sorunlarımız vardı, çözdük. Milli irade önünde engeller vardı, kaldırdık. Güvenlikte sıkıntılarımız vardı, hallettik. Diyarbakır'ın, Van'ın, Hakkari'nin halini düşünün. Ne hale getirmişlerdi çukurlarla o illerimizi. Bunları büyük oranda çözdük, hallettik. Artık gece Diyarbakır'da benim vatandaşım sokağa çıkabiliyor, restoranlarda, kafeteryalarda buluşabiliyor. Bu hale geldik. Terör örgütleri ayağımıza bağ oluyordu, başlarını ezdik."
'KİMİ ZAMAN İHANETE UĞRADIK'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, ulaştırmadan enerjiye, tarımdan spora, sosyal yardımlardan dış politikaya kadar her alanda Türkiye'nin çehresini değiştirdiklerini ifade etti.
Ekonomik göstergelerin tamamında, ülkeyi 20 yıl öncesinin tablosuyla kıyas dahi edilemeyecek seviyelere getirdiklerini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sevgili gençler, elbette bu meşakkatli süreçte zorlandığımız vakitler oldu. Kimi zaman ter döktük, kimi zaman ihanete uğradık, kimi zaman saldırılara maruz kaldık. Kendimiz bedel ödesek de hamdolsun ne gençlerimizin ne de milletimizin hiçbir ferdinin ayağına taş değmesine asla müsaade etmedik. İstiklal Şairimiz Mehmet Akif'in şu tavsiyesini hiçbir zaman aklımızdan çıkarmadık, 'Allah'a dayan, sa'ye sarıl, hikmete ram ol, yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol'. Evet biz de sa'ye sarıldık, yani çalıştık, hikmete ram olduk, kaderin üzerindeki kadere ittiba ettik. Sizlerin şu kardeşliğine, sevdasına, salonlara sığmayan heyecanına baktıkça verdiğimiz mücadelenin boşa gitmediğini gördük. Şimdi de yeni bir hamleyle hep birlikte ülkemizi küresel ligin en üst sıralarına çıkarmanın hazırlıklarını yapıyoruz. Bunun için önümüzdeki en önemli sınav 2023 seçimleridir. Sizler bu seçimlerin en önemli aktörlerisiniz. Türkiye yabancı medya organlarının ifadesiyle tarihinin en kritik seçimlerinden birini yapacak. Millet olarak bu seçimlerde sadece adaylar arasında bir tercihte bulunmayacağız, vereceğimiz oyla aynı zamanda eski Türkiye ile yeni Türkiye arasında çok önemli bir tercih yapacağız. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzla ya güzel, mutlu ve müreffeh yarınlara yelken açacağız ya da krizin, kavganın, belirsizliğin, siyasi istikrarsızlığın eksik olmadığı eski Türkiye iklimine tekrar döneceğiz."
ALTILI MASA SÖZLERİ
"Masacıların nasıl bir Türkiye vaat ettiğini, nasıl bir cumhurbaşkanı hayal ettiğini sizler de görüyorsunuz." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ne diyorlar? Hepsi başbakan yardımcısı olacakmış, birer tane de bakanlık alacaklarmış. Ya böyle memleket mi idare edilir? Bu cehalet. Bu ülke nasıl yönetilir haberleri yok." ifadelerini kullandı.
'KAVGA GÜRÜLTÜ ALDI BAŞINI GİDİYOR'
Erdoğan, şunları kaydetti:
"İşte biz 20 yıl bu ülkeyi yönettik. Ve nereden aldık, nereye getirdik, her şey ortada. Şu anda daha ortada bir şey yok. Kavga gürültü aldı başını gidiyor. Bunların anayasadan da haberleri yok. Bir defa anayasayı nasıl değiştireceksin? Ondan da haberleri yok. Ne diyor? 'Hemen seçime gideriz' diyor. Allah Allah. Seçime gitmenin de şartları var. Daha seçim mi kazandın, cumhurbaşkanını mı seçtin? Neye göre şu anda kalkıyorsun da seçime gidiyorsun. Onca toplantı yaptılar, ortaya vizyon, proje namına hiçbir şey koyamadılar. Ajans mahsulü üçüncü sınıf sokak tiyatroları dışında gençlerimizin dikkatini çekecek hiçbir adım atamadılar. Ama bu arada, yurt dışından çok çok önemli adamları, işte George'lar, filan, falan onlar geliyor. Yok bilmem işte Merkel'in danışmanıymış, yok şunun danışmanıymış. Bu millete yerli ve milli yöneticiler lazım."
Erdoğan, altılı masanın cumhurbaşkanı adayı belirleme sürecine değinerek, şunları söyledi:
"Cumhurbaşkanı adayı olarak iradesi olmayan, kendi başına karar alamayan, talimatla hareket edecek güdümlü bir figür tarifi yapıyorlar. Kendilerinin bile güvenmediği birine milletimizin güvenmesini istiyorlar. Kendilerinin itibar etmediği bir siyasetçiye, Amerika'sından Rusya'sına, Çin'inden Avrupa'sına dünya liderlerinin itibar göstermesini bekliyorlar. Trajikomik bu tabloyu da yüzleri hiç kızarmadan, gençlerimize 'eşitlikçi demokrasi' diye yutturmaya kalkıyorlar. Gençlerimizin zaten böyle bir şeyi yutmayacağını çok iyi biliyorum. Benim bildiğim, tanıdığım gençler böyle bir saçmalığa ve akıl tutulmasına asla itibar etmez. 2023 seçimleri tüm bu saçmalıkların, zırvaların çöpe atıldığı, Türkiye Yüzyılı'nın güneş gibi üzerimize doğduğu bir milat olacaktır. Bu konuda en çok siz gençlerimize güveniyorum ve şimdi de siz gençleri dinlemek istiyorum."
'CENGİZ KURTOĞLU GENÇLERLE BÜTÜNLEŞMEMİZE VESİLE OLDU'
Sağlık görevlisi Hande Kalaycı, AK Parti Gençlik Kolları Başkanlığı tarafından İstanbul'da düzenlenen Üniversiteli AK Gençlik Festivali'nde (ÜniAK FEST) sanatçı Cengiz Kurtoğlu'nun "Duyanlara Duymayanlara" şarkısını söylediğini hatırlatarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a duygularını sordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Cengiz kardeşimin özellikle böyle bir sürprizle karşıma çıkması ve beraber düet yapma fırsatını vermiş olması, gençlerle de orada bütünleşmemize vesile oldu. Hatta bir ara eğildim kulağına, 'Biraz tize çık.' dedim. Onun tizleri çok yanıktır ve onu da yerine getirdi. Gerçekten bu dalga dalga, gençliğimizin içerisinde de yer buldu. Sevdiğim bir sanatçıdır ve bundan sonraki süreçte de inşallah birçok yerde beraber olacağız."
Erdoğan'ın, sesinin güzel olup olmadığını sorduğu Kalaycı, "Benim sesim kötü." yanıtını verdi.
FETHİYE KÖRFEZİ'NİN TEMİZLİĞİ İÇİN DESTEK TALEBİ
Türk Dili ve Edebiyatı 2'nci sınıf öğrencisi Sude Pehlivan, Fethiye Körfezi'nin arıtma sistemi olmadığını ve temizliğinin yapılmadığını belirterek, "Mevcut yönetim 2019 yerel seçimlerinde burayı temizleyeceğini vadetmişti ama 4 yılda hiçbir adım atılmadı. Siz el atmadan da bu konu çözülmeyecek, böyle belli oluyor. Fethiyeliler olarak konuyla ilgili desteklerinizi bekliyoruz efendim." diye konuştu.
Pehlivan, dün açılışı yapılan Rami Kütüphanesi'ne hayranlıkla baktığını ve en kısa zamanda gezmek istediğini bildirdi.
Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi ile Rami Kütüphanesi'nin çok farklı özelliklere sahip olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunlar hiçbir körfezi temizleyemezler. Çünkü ben belediye başkan adayı olduğum zaman Cumhuriyet Halk Partisi'ni şöyle tanımlamıştım, 'çöp, çukur, çamur'. Çünkü öyle bir İstanbul teslim almıştım. İstanbul'da çöp dağları vardı, çukurlar vardı, çamurlar vardı. Bütün bunlarla beraber meşhur Ümraniye çöp patlaması olayı vardı, kırk civarında insanımız orada ölmüştü. Haliç'i aldığım zaman Haliç tamamen kokuyordu. O semtte, o civarda doğdum, büyüdüm, yaşadım ve biz orada kokudan geçemezdik ama geldik hemen Haliç'i temizledik."
'HALİÇ YİNE ZAMAN ZAMAN KOKMAYA BAŞLADI'
Erdoğan, Haliç'ten çıkan çamuru pompaj sistemiyle 9 kilometre mesafedeki taş ocağına naklettiklerini anlatarak, şöyle devam etti:
"650 dönüm, millet bahçesi gibi bir yer kazandık. Şu anda orada Vialand var, onu yaptık. Haliç'i temizledik, Haliç'te şimdi balık tutuyorlar. Fakat Haliç yine zaman zaman kokmaya başladı. Çünkü dedim ya çöp, çukur, çamur, bunlarda bu var. Haliç daim temiz olsun diye İstanbul Boğazı'ndan Haliç'e tüneller açtık ki oradan gelen suyla Haliç daima temiz bir su imkanına kavuşsun dedik, bunu da başardık ama şimdiki Beyefendinin (İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu) böyle bir derdi yok. Haliç her an tehdit altında. İzmir Körfezi'nde de şu anda sıkıntı söz konusu. Şu anda bütün bu sıkıntılı yerlerle ilgili çalışmalarımızı yapıyoruz, yürütüyoruz ve aynı şekilde bunları yapmaya yine devam edeceğiz. Çünkü benim milletim 'Ah' diyorum, 'Şu CHP'yi bir anlasa da buna 2023'te öyle bir ders versin ki bu gençlik, bir daha bunlar belini doğrultamasın."
ERDOĞAN İLE 8 YAŞINDA ÇEKTİRDİĞİ FOTOĞRAFI GÖSTERDİ
Programa İzmir'den katılan Gülşen Taşol'un 8 yaşındayken İzmir'de Evka 4 Spor Kompleksi'nin açılışı sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile çektirdiği fotoğraf gösterildi.
Erdoğan, "Gülşen, çocukluğunla şu andaki halin hiç birbirine benzemiyor. Ben yanlış mı söylüyorum? Benziyor mu?" dediği Taşol, "Belki biraz gamzeler, dişler, o benziyor olabilir." ifadesini kullandı.
Taşol, o gün tek isteğinin Erdoğan ile fotoğraf çektirmek ve bir gün öncesinde annesine yazdırdığı mektubu vermek olduğunu anlatarak, "O gün hem fotoğraf çekilip hem de mektubu size ulaştırabildim. Mektubun içeriğinde de sizden bir bilgisayar rica etmiştim ve aradan bir hafta geçtikten sonra o bilgisayar bana geldi. Ben 25 yaşındayım şu anda, bilgisayar programlama son sınıf öğrencisiyim." diye konuştu.
Erdoğan'ın, "Peki o bilgisayar duruyor mu?" sorusuna, "Saklıyorum, klavyesini, her şeyini tek tek saklıyorum." diyen Taşol, "Bunun için size çok çok teşekkür ediyorum. Bu anımı şu anda burada size anlatmak benim için büyük bir mutluluk, büyük bir gurur. Bunun için size çok teşekkür ederim. Çok sağ olun, iyi ki varsınız." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Taşol'dan annesine selam söylemesini istedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gencin "Cumhurbaşkanı Hükümet Sisteminde Meclis çoğunluğunun nasıl bir önemi var?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Tabii belli oranlar, belli sayılar parlamento içinde sizi özellikle yasal düzenlemelerden öte, fırsat olsa anayasal düzenlemeyi getirmesi bakımından çok önemli. Mesela 400 rakamını yakalamak ciddi manada ne yapar? Parlamentonun gücünü çok artırır ve anayasal düzenleme, değişiklik gerektiği zaman da siz o gücünüzle anayasal değişikliği de yaparsınız. Mesela bizim şu anda yasal düzenlemeler noktasında sıkıntımız yok. Cumhur İttifakı olarak yasal düzenlemeleri yapabiliyoruz. Herhangi bir sıkıntı yok. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile ilgili zaman zaman bazı sıkıntıları farklı kurumlar sebebiyle yaşıyoruz. Yani her şey parlamentoda bitmiyor. Parlamentonun dışında da bazı kurumlar sebebiyle takılmalar olabiliyor. Ama bütün bunlara rağmen biz yolumuza kararlı bir şekilde yürüyoruz, yürüyeceğiz. İşte bu seçim o bakımdan çok çok önemli. Ben gençliğe bu bakımdan çok güveniyorum. Gençlik eğer bu sandıkları inşallah şöyle patlatacak olursa, hele hele bize bir de anayasal noktada bir değişim gücü verecek olursa o zaman bizim ülkemizi yönetme noktasındaki gücümüz çok daha farklı olacaktır.
Ben şu anda gençliğin bize olan ilgi alakasında bunu görüyorum, meydanlarda bunu görüyorum. İşte bugün Muğla'yı gördük, Fethiye'yi gördük. Şu anda siz gençlerle bu arada birlikteyiz. Gittiğimiz her yerde hamdolsun milletin ilgi alakası, Volkswagen Arena'daki o toplantı, o da çok çok güzeldi. Bundan sonraki yapacağımız toplantılarda önümüzde Denizli filan var, orada bunları yapacağız."
'BU HALİYLE MECLİS'E BU İŞİ GÖTÜRECEĞİZ'
Başka bir gencin başörtüsüne yönelik Anayasa değişiklik teklifine karşı muhalefetin tutumuyla ilgili sorusu üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
"Maalesef bunlar akşam başka, sabah başka. Bunlarda yalan leblebi çekirdek gibi. Dürüstlük diye bir şey yok. Bunlar zaten yasal düzenlemeyi teklif ettikleri zaman böyle bir şeye zaten ihtiyaç yok ki. Bu teklifi yaptığın zaman benim ülkemde başörtülü olarak vali, asker, subay var mı? Var. Yargıda var mı? Var. Nereden çıktı bu iş? Dert başka. Ne yapacak? İstismar. Bunun adı siyasi istismar. Yanına da birkaç tane başörtülü bayanı alıyor. Bak diyor 'Biz bu konularda samimiyiz.' Dürüst ol dürüst. Hiçbir zaman siz samimi olmadınız, dürüst olmadınız. Bizim başörtülü kızlarımızı senin genel başkan yardımcın ikna odalarında başlarını açtırtmak suretiyle onlara zulmetti. Niye yalan söylüyorsun? Dürüst ol. Biz dedik ki eşeği sağlam kazığa bağlayalım. Gel o zaman dürüstsen, samimiysen Anayasa değişikliği yapalım ki ikide bir önümüze çıkarma, bak hemen, randevu bile vermediler. Size bu ziyareti yaparak konuşalım. Beğenirsiniz beğenmezsiniz biz size bir Anayasa değişiklik metni teklif edeceğiz. Beğenirseniz eyvallah. Beğenmezseniz olması gereken neyse siz bize teklif edin. Ona göre de bu Anayasa değişikliğini yapalım. Ama ne yaptılar? Arkadaşlarımıza randevuyu vermediler. Arkadaşlarımız da mecburen sadece Cumhur İttifakı olarak bir araya geldiler, konuştular. Biz şimdi bu haliyle Meclise bu işi götüreceğiz. Mecliste de komisyonlarda çalışmalarımızı yapacağız. Hiç olmazsa alınacak neticeyi kim görsün? Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, millet görsün."
Erdoğan, Antalya'nın Kumluca ilçesinde sel mağduru Zülfiye Ceylan'ı ziyaret ettiği görüntülerin gösterilmesi üzerine, şunları söyledi:
"Zülfiye Teyze gerçekten etli ekmeği çok güzel yapmış. Evinin altında pideci dükkanı var. O Kumluca sel afetinde biraz darbe yemişti. Fakat çok candan bir insan, hoş bir insan. Biz de daha sonra ziyaretine geç de olsa gittik. Konyalıların meşhur etli ekmeği var ya orada Zülfiye Teyzemizden onu yedik."
'HİZMETİMİZE DEVAM EDECEĞİZ'
Diğer bir gencin, Ege ve Akdeniz'deki orman yangınlarının ardından muhalefetin yanan yerlerin otel yapılacağı yönünde iddialarda bulunduğunu anımsatıp, bu iddialarla ilgili düşüncelerini sorması üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
"Maalesef bu muhalefetin her zamanki yalan politikası. Şimdi senin hemen arkanda Tarım ve Orman Bakanım var. Biz müteaddit defalar hep bunları söyledik. Bizim bütün derdimiz süratle bütün buralarda hemen köy evleriyse köy evlerini yapmak, normal konutlarsa bu konutları yapmak ve bir diğer taraftan da bire bin ağaçlandırmaya gitmek. Geçen hafta Manavgat'taydık. Kumluca'dan Manavgat'a geçtik. 450 kadar köy evini bitirdik. Bir 450 daha yapılıyor. Bunları sahiplerine teslim ettik. Hatta oradaki kardeşlerimizden bir tanesi 'Ben inanmıyordum ama siz bu kadar kısa zamanda bu konutları yaptınız ve bize teslim ettiniz' dedi. Adeta villa gibi, bunlara köy konutları yaptık. Bir vatandaşımızın evinde de o akşam konakladık. Türkiye'de maalesef muhalefetin siyasetle hiçbir zaman dürüst ilişkisi olmamıştır. Hep yalan. Bizi dünyaya şikayet edecek kadar Türkiye'deki muhalefetin kalibresi maalesef kayıptır. Bizi Batı çok iyi anlıyor, gelip gördükleri zaman 'Bu kadar kısa zamanda siz bunları nasıl yaptınız?' deyip şaşırıyor. Onlar istedikleri kadar yalan söylesinler, biz hizmetimize devam edeceğiz."
'BU SEÇİM BUNLARIN TASFİYE SEÇİMİ OLACAK'
Erdoğan, göreve geldiklerinde Türkiye'nin bölünmüş yol uzunluğunun 6 bin 100 kilometreyken, şimdi 28 bin 500 kilometre olduğunu aktardı. Bunların bir kısmının otoyol olduğunu bildiren Erdoğan, "Şu anda viyadükleri ve köprüleriyle Türkiye'yi düşünün. İstanbul'u İzmir'e bağlarken daha önce burası 7 saatte alınıyordu ama şimdi 3 saat, 3 saat 15 dakikada İstanbul'dan İzmir'e ulaşıyoruz. Bunun içinde Osmangazi Köprüsü ayrı bir güzellik. Manisa-İzmir arasında Sabuncubeli Tüneli ayrı bir güzellik." diye konuştu.
Erdoğan, "Bay Kemal İzmir milletvekili, İzmir'de belediye onlarda. En ufak bir yağmurda filan İzmir Körfezi felaket. İnşallah bu seçim bunların tasfiye seçimi olacak. Bunları tasfiye etmek suretiyle de milletimiz bunlara en güzel dersi verecek." dedi.